28 Eylül 2016 Çarşamba

Snapchat ve Yeni Duyurduğu Gözlüğü

Mobil uygulamalar hakkında yanlış tahminlerde bulunuyorum. Bir kaç yıl önce "bu uygulama tutmaz" dediğim uygulamaların birçoğu tuttu. Tabi ki uygulamaların popülerlik oranı ülkeden ülkeye değişiyor. Bir kaç yıl önce saçma bir fikir olarak gördüğüm Snapchat uygulaması bugün yaklaşık 150 milyon kullanıcı ile gayet popüler. 10 saniyelik videoları kişiye özel gönderme ve görüntüleme özelliği var. Gönderilen videolar belirlenen sürede gösteriliyor ve siliniyor. Yani paylaştığınız video kişiye özel ve bir süre sonra siliniyor. Paylaşımlarınız kalıcı olmuyor.


Bu fikrin ilginçliği ve özellikle kadınlar arasında popüler olması ayrı bir sosyolojik inceleme konusu. Aynı firma şimdi de uygulama ile uyumlu gözlük çıkartacağını duyurdu. Bu gözlük tam anlamıyla akıllı bir gözlük değil. Sadece gözlüğün ön tarafına yerleştirilmiş küçük kamera görüntü kaydedecek ve Snapchat uygulamasına aktaracak. Yani o an ne görüyorsanız yada izliyorsanız kamera ile istediğiniz kişiye anlık olarak aktarabileceksiniz. Gözlüğün fiyatının 150$ dolar olacağı tahmin ediliyor. Görüntüler kare, dikdörtgen şeklinde değil dairesel olarak kaydedilecekmiş. Tutar mı tutmaz mı bunu zaman gösterecektir. Gözlüğün adı da Snaptacles olarak belirlenmiş.

Snapchat'de en uyuz olduğum özelliklerden birisi de köpek efekti. İnsanların burnuna ve kulağına köpek burnu ve kulağı yerleştiriyor, dil çıkarttığınızda köpek dili ekliyor. İnsanlar bunu ilk keşfettiklerinde epey resim çekip paylaştılar. Anlamadığım nokta ise hala bu efekti uygulayıp mutlu olmaları.

21 Eylül 2016 Çarşamba

Lüks ve İhtiyaç

İnsanlar tarih boyunca hep daha kolay bir yaşam arayışı içinde oldular. Geçmişe göre çok daha rahat bir yaşam sürmemize rağmen aynı durum bizim içinde geçerli. İnsanlar daha iyi bir yaşam elde edeceklerini zannederek uzun yıllar okula gidiyorlar, lisans üstü eğitimler alıyorlar. Gelişmiş devletlerde maaş ve yaşam standartlarında belirgin artış sağlayan diploma bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde çok fark yaratmıyor. Bir deverilen lisans eğitimi yetersiz ise firmalar üniversiteden mezun olmuş gençleri eğitmeye çalışıyorlar. Gençlik yıllarını sürünceme içinde geçiren insanlar orta yaşlarında eğer maddi durumunu belli ir düzeye çekebilmişse, hayatın tadını almak istiyor ve hobilerine ve ilgi alanlarına yöneliyor.

Tarihin değişmeyen yasalarından birisi de şudur; Lüksler zamanla ihtiyaç haline gelir. İnsanlar belirli ir lükse alıştıkları zaman onu kanıksarlar ve yaşamlarında hep bulundururlar. Bir süre sonra ise onsuz yaşayamaz hale gelirler. Son yüzyılda insanoğlu bir çok şey icat etti, çamaşır makinesi, elektrikli süpürge, arabalar, uçaklar vb. İlk bulundukları zamanlarda lüks olan bu yenilikler şu an ihtiyaçtan öte zorunluluk haline geldiler. Son yılların çağ açan bir diğer buluşu da şüphesi İnternet ve onun getirdiği nimetler. E-posta da internet ile hayatımıza giren yeniliklerden bir tanesi. Bundan 20 yıl önce insanlar normal fiziksel kağıt ve zarf kullanarak mektup yolluyorlardı. Mektup elle veya daktilo ile yazılıyor, bir pul alınarak posta idarelerinden yollanıyordu. Bir mektubun yazılıp yollanması insanın belki de bir kaç saatini alıyordu. Daha sonra cevap bekleniyordu. Şimdi ise E-posta ile 5 dakika içinde mektubunuzu dünyanın diğer ucuna gönderebiliyorsunuz. Bu kolaylık önce lüks olarak girdi hayatımıza fakat şu an tam anlamıyla bir zorunluluk.

E-posta, klasik posta gönderiminde harcanan tüm zamanı ve çabayı ortadan kaldırmış oldu, peki bu bizim hayatımızda bir kolaylık oldu mu? Cevabı biraz göreceli.

Klasik posta çağında insanlar yalnızca gerçekten söyleyecekleri önemli bir şey olduğunda mektup yazıyorlardı. Akıllarına ilk gelen şeyi yazmak yerine, düşünerek metinlerini yazıyorlardı. Düşünülmüş postalara karşı düşünülmüş cevaplar almayı bekliyorlardı. Zaten çoğu insanında mektup ile işi olmuyordu yada ayda bir kaç sefer mektup ile uğraşıyordu. Gelen mektuplara hemen cevap vermek gibi zorunlulukları da yoktu. Bugün e-posta çağında ise insanlar bir gün içinde onlarca maile cevap yazmak zorunda kalıyor. Cevapların hemen yazılması gibi bir zorunlulukta mevcut. Bu icatlar yapılırken işlerin kolaylaşması ve zaman kazanılması umuluyordu fakat yanlış kullanımdan dolayı günlerimizi daha endişeli ve kaygılı geçirmemize sebep oldu. Teknolojinin yanlış kullanımı ve kaygı seviyelerine olan etkisi diğer icatlar içinde geçerli. Örneğin cep telefonu, normal telefon çağında günün belki en fazla yarım saatini telefonla konuşarak geçiriyorduk, şimdi ise saatlerimizi cep telefonu ile konuşarak geçiriyoruz. Ayrıca insanlar istedikleri zamanda size ulaşıyorlar ve yapmakta olduğunuz işi bölebiliyorlar. Kolaylık sağlaması umulan teknolojiler zamanla ihtiyaca ve hatta soruna bile dönüşebiliyor.

16 Eylül 2016 Cuma

Like Enerjisi ve Sosyal Medya

Şempanze ve benzeri primatlar üzerinde yapılan gözlemler sonucunda ideal maymun sosyal ağının yaklaşık 50 bireyden oluştuğu tespit edilmiş. Grup içinde iş bölümü, aileler arası yardımlaşma ve grubu yöneten Alfa erkeği(lider) olduğu biliniyor. Eğer topluluk 50 bireyi aşarsa grup içerisinde kavgalar ve bölünmeler gözlenmiş. İnsanlarda da yüzyüze kurulan iletişim ağları 50-100 kişi arasında değişiyor. Eğer çok sosyal ve dışadönük bir insansanız yüzyüze, organik bir şekilde kurduğunuz sosyal ağınızdaki kişi sayısı en fazla 100 kişi civarında olabiliyor. Bunun üstüne çıktığınızda iletişimde kopmalar oluyor ve ilişki ağınız tekrar 50-100 kişi arasında bir konuma geriliyor. 

Sosyal medyayı kullandığınızda ise çok eski arkadaşlarınızda olmak üzere arkadaş/takipçi listenizde yüzlerce hatta binlerce kişi olabiliyor. İnternet üzerinden tanıştığınız belki çok uzaklarda yaşayan kişilerle arkadaş oluyorsunuz, yada 20 yıl önceki ilkokul arkadaşlarınızla yüzyüze görüşmeseniz bile sanal olarak görüşebiliyorsunuz. 

İnsan beyni sosyal ortamlarda karşıdaki bireylerden gelen olumlu veya olumsuz tepkilerden etkileniyor. Birilerinin sizi beğenmesi, saygı duyması, sevmesi gibi pozitif bildirimleri yada öfke duyması, kızması, alay etmesi gibi negatif bildirimleri  beyninizdeki Amigdala tarafından algılanıyor ve çeşitli hormonların salgılanmasını tetikliyor. Sabah işe giderken trafikte biri ile sözlü atışma yaşadınığınızda beyin hemen duruma uygun hormonları salgılıyor, iş yerine varıp yaşadığınız olayı anlattığınızda birisi sizi destekleyip haklı bulduğunuzda ise beyin sizi rahatlatacak hormonları salgılıyor. Aslında insanın ruh halini belirleyen temel bir kaç hormon ve nerötransmitter var ve kabaca bünyedeki etkisi aşağıdaki resimdeki gibi;

İnsanın mutlu hissetmesini sağlayan en önemli hormonlardan bir tanesi Serotonin, bir başarı sonrası, bir övgü sonrasında bolca salgılanıyor beyinden. Güzel bir elbise giydiniz ve sabah işe gittiniz, sabah evden çıkarken komşunuz çok yakıştığını söyledi ve mutlu oldunuz. İşyerinde de bir kaç tane arkadaşınız çok yakıştığını, yakışıklı olduğunuzu söyledi ve vücudunuzdaki serotonin miktarı arttı ve güne pozitif ve mutlu başladınız. Gün boyunca bu tür pozitif tepki alacağınız kaç kişi olur? Belki 10 belki 15 kişi. Amigdala size yöneltilen pozitif duyguyu algılar ve beyninize serotonin salgılamasını söyler. Peki o şekilde güzel bir resminizi çekip yüzlerce takipciniz olan Facebook hesabına yüklerseniz? Kısa bir süre içinde onlarca hatta yüzlerce beğeni alırsınız. Güzel yorumlar da gelir bir kaç tane. Amigdala yüz yüze görmese bile bu iyi niyeti algılar ve serotonin seviyeniz yükselmeye devam eder. Belki de şu anda insanların sosyal medyada sürekli resimler paylaşması, mutlu anlarını, toplantıları, bir ödül alırken çekilmiş resimlerini paylaşmaları hep onaylanma ve pozitif bildirim alma ihtiyacından kaynaklanıyor.

Serotonin ve mutluluk hormonu, aşırı heyecan ve tehlike anında salgılanan Adrenalin'e benzemiyor. Adrenalin vücuttaki etkisini bir anda gösterirken, serotonin vb hormon/nerotransmitter etkisini göstermesi için devamlılık şart. İnsan mutluluğunun da sürekli beğenilme, kabul edilme, onaylanma gibi sosyal davranışlardan etkilendiği bir gerçek. O yüzden insanlar sürekli iyi görünümlü, mutlu hallerini sosyal medyada paylaşarak "Like enerjisi" toplamak istiyorlar.

Sosyal medyada onaylanmak mı? Yüzyüze organik ortam da mı kabul görmek, beğenilmek daha etkili diye sorarsanız yüzyüze iletişim tabi ki daha etkili. Fakat sosyal medyanında sayısal üztünlüğü var. Normal iletişimde sizle fazla ilgilenmeyen yada ilgilenemeyen insanlar sosyal medyada beğen tuşuna basabiliyor.

Sosyal medyanın çok hızlı bir şekilde yayılması ve yaygın kullanıılmaya başlamasının altındaki sebeplerden en önemlisi bu olsa gerek. Azalan yüz yüze iletişim sosyal ağlarla tamamlanmaya çalışılıyor.

13 Eylül 2016 Salı

IP güvenliği, VPN vs TOR Browser

İnternette her yaptığınız işin takip edildiğini düşünün, yazdığınız mailler, sosyal medeyada paylaştığını yazılar, resimler ve hatta yorumlar. Girdiğiniz siteler, izlediğiniz videolar vb. Sizce bunları izleyen yada en azından bir yere loglayan (kaydeden) birileri var mıdır? Aslında internet üzerinde yaptığınız işler illegal olmasa bile yine de bu bilgilerin birileri tarafından görülmesini veya kaydedilmesini istemezsiniz.
Son yıllarda bilişim suçlarındaki artış, hakaret davaları, engellemeler veya tehditler yüzünden kullanıcıların çoğu IP adreslerini gizlemeye çalışıyor. Özellikle Twitter gibi sosyal medya araçlarında açılan fake hesaplar ve kullanılan VPN programları bu korkunun derecesini gösteriyor. İnsanlar sanal medyada(ya da gerçekte) linçe uğramamak yada yargı ile uğraşmamak adına kendi düşüncelerini, kendi adları ile açıklayamıyor. Birde düzeysiz, seviyesiz kullanıcıların küfürleri ve hakaretleri eklenince insanların kendini saklamak istemesi kaçınılmaz oluyor.
Yaklaşık 8 yıl kadar önce Youtube'a giriş çok uzun süreler yasaklandı ülkemizde. O yıllarda en pratik çözüm ktunnel,vtunnel benzeri proxy siteleri üzerinden youtube'a giriş yapmaktı. Yalnız o tür siteler ile Google üzerinde oturum açamıyordunuz ve kendi videolarınızı ekleyemiyordunuz. Akıllı telefonlar çok yaygın değildi ve sadece masaüstü/laptop üzerinden izleme yapabiliyordunuz. Fakat son yıllarda sosyal medya kullanımı cep telefonları üzerinden kullanılıyor. Herhangi bir yasaklamada kullanıcılar VPN adı verilen özel ağlarla IP numaralarını gizleyerek, sanki başka bir ülkeden internete giriyormuşçasına, ilgili sitelere ulaşabiliyorlar.


Son dönemlerde mobil cihazlara yüklenebilen veya browserlera eklenti olarak yüklenebilen çeşitli VPN programları mevcut. Bu programların bazıları belli süreler boyunca (bir hafta, bir ay gibi) ücretsiz veya reklamsız olarak çalışıyor. Sonrasında ise internet bağlantı hızında ciddi yavaşlamalar olabiliyor. Bazıları sürekli reklam gösteriyor ve browserin kilitlenip çökmesine sebep olabiliyor. Bazı browserler ise kullanıcı kaydı istiyor ve bu kayıt ile oturum açmanızı isteyebiliyor. Tanınmamış VPN uygulamaları/eklentilerine ne derece güvenilebilir? Belki de VPN şirketi sizin bilgilerinizi tutuyor olabilir. VPN programlarını bazıları Romanya, Hollanda, Rusya, Çin gibi ülkeleri kullanıyor. Bu ülkelerdeki serverların sizin internet aktivitelerinizi loglamadığı ne malum?

Ayrıca Google, Facebook vb. gelişmiş sosyal medya araçları browser dili, çerezler, önceden VPN kullanmadan açmış olduğunuz oturumları da değerlendirerek hangi ülkeden bağlı olduğunuzu rahatlıkla bilebiliyorlar. IP adresiniz  farklı bir ülkede olduğunuzu söyleyebilir ama önceki kayıtlarınız ve browserınız sizi ele verebilir. VPN kullanmak hiç kullanmamaktan yine de iyidir, en azından amatör hackerları(Lamer) sizden uzak tutabilir. Ayrıca bir çok websitesi özellikle resim paylaşımlarında HTML5 canvas image özelliği ile masaüstü ekran görüntünüzü alarak görüntü işleme metodu ile bazı bilgilerinizi çalabilir. Mevcut VPN teknolojisinin şu anda buna karşı bir önlemi malesef yok.

Kendinizi gizlemenin bir diğer yolu ise Tor Browser kullanmak (TOR). VPN'e göre çok daha güvenli bir yol. Tor web sitesinden indirdiğiniz browserı sisteme kurmanız yeterli. Mozilla browserın güvenlikli hale getirilmiş bir versiyonu aslında. Çalıştırıldığına dünya üzerinde bir çok proxy serverdan birine bağlanarak internete çıkmanızı sağlıyor. Programı her çalıştırdığınızda farklı bir ülkeden internete giriş yapıyorsunuz. CIA bile TOR'un takip edilememesinden muzdarip. Tor browser'ın en kötü yanı Google, Facebook gibi ağlara giriş yapamamanız, bu websitelerinin gelişmiş logları olduğu için sizin Tor ağında olduğunuzu biliyor ve doğrulama kodları isteyebiliyor. Öte yandan Twitter'a, Tumblr'a ise giriş yapılabiliyor, muhtemelen bu iki şirket bu türlü girişe izin verdikleri için. Tor browser çerezleri tutmuyor, çerez kabulu isteyen websitelerini ise kendine has yöntemlerle atlatabiliyor. Html5 Canvas koruması mevcut. Bir sosyal ağa resi yükleyeceğinizde sizi bu güvenlik açığı için uyarıyor. Güvenlik açısından Tor browserın, VPN'e göre çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim ama büyük şirketlerin çoğunda oturum açmanıza izin verilmiyor.

İzlenmekten korkuyorsanız hiç değilse VPN kullanmanızı tavsiye ederim.

7 Eylül 2016 Çarşamba

Facebook: Görüntünün Olası İçeriği

Geçtiğimiz günlerde Facebook'ta paylaşılan fotoğraf ve resimlerin içeriklerinin sınıflandırıldığına dair haberler yayınlandı. İnternet hızı düşük olduğunda paylaşılan resimler yüklenmeden önce resim alanının sol üst köşesinde resimde kaç kişi olduğu, iç mekan/dış mekan, resimde bulunan objeler hatta kişinin gülüp gülmediği bilgisi bile analiz ediliyor.


İnternet hızının düşük olduğu bir zamanda sizde zaman tünelinde bunu gözlemliyebiliyorsunuz. Yada Google arama motoruna "Facebook görüntünün olası içeriği" yazarak arattığınızda çıkan sonuçlardan listenen bazı fotoğrafları ve içeriklerini görebilirsiniz. Arama sonuçlarına tıkladığınızda açılan resimlere bakarak Facebook'un gayet başarılı bir şekilde analiz yaptığını görebilirsiniz.

Facebook'un amacı ne?

Facebook'un tüm resimleri analiz ederek bu bilgileri tutmasının nededini komplo teorilerine dayandıranlar olacaktır. Açıkça görülen bir resmin içeriğinin sayısal olarak tutulmasının amacı nedir peki? Sosyal medya şirketleri aslında ellerinde devasa büyüklükte data(bigdata) bulundurmaktalar. Bu datalar da potansiyel müşteriler olan insanlara ait. İşte bu dataların analiz edilmesi ile reklamlar ve ürünler daha etkili bir biçimde insanlara sunulabilir çünkü kişilerin eğilimleri, nelerden hoşlandıkları, nelerden hoşlanmadıkları paylaşımları, konumları ve resimlerinden kolayca analiz edilip depolanabilir.

Kolayca yapılır dediysek o kadar da kolay değil aslında, bunun için muazzam bir altyapı gereklidir. İlk önce sosyal medya sitesinin yaygınlığı ve kullanılırlığı olmalıdır. Depolama ve server hizmetleri, görüntü işleme, yapay zeka ile nesne tanıma gibi ileri seviye bilgi gerektirir. Daha sonra reklam verenlerden elde edilen muazzam gelir. Birkaç yüz tane eleman çalıştıran bir sosyal medya şirketinin, Ortadoğu menşeili binlerce kişi çalıştıran çalıştıran şirketlerden onlarca kat kazandığını görürsünüz. İşte bu tam anlamıyla bilginin zaferidir.

Amerikan devletinin Facebook, Twitter vb. sosyal medya şirketlerini desteklemesinin yegane sebeplerinden birisi de elde edilen "bigdata" dır. Bu bigdata ile toplumların eğilimlerini ölçebilir ve yeri geldiğinde istediğiniz gibi müdahale ve yönlendirme yapabilirsiniz.


Intel Movidius'u Satın Aldı

Gün geçtikçe artan akıllı cihaz sayısı bilişim sektöründeki büyük firmaları "Yapay Zekalı" ürünler geliştirmeye zorluyor. Son olarak Intel firmasi, Movidius adlı sektörün önde gelen firmasını satın alarak bu alanda da söz sahibi olmak istiyor.
Firma, düşük sistemler ve güçlü yonga üstü sistemler üzerine ürünler geliştiriyor. Çalışma yaptığı büyük şirketlerden bazıları Google, Lenovo ve Intel gibi dev şirketler. Aynı zamanda Intel' in RealSense geliştirme ortaklarından ve 3 boyutlu sensör teknolojisine de yönelmiş durumda. 
Movidius firmasının, Silikon Vadisi, İrlanda ve Romanya’ da ofisleri bulunuyor. Şirketin şuan180 çalışanı bulunmakta. Aynı zamanda 86,5 milyon dolar gibi bir yatırımda toplamayı başarmış durumda. 
Uzmanlar Intel'in sektöre girmesinin önümüzdeki yıllarda Yapay Zeka çalışmalarına büyük bir ivme kazandıracağını düşünüyorlar. Intel öncelikli olarak navigasyon, haritalama, çarğışma önleme, takip, nesne tanıma gibi konulara eğileceği belirtiliyor. Buradan anlaşılacağı üzere Intel, gelişen sürücüsüz otomobiller için gerekli olan yongaları ve yazılımların tedarikçisi olmak istiyor.